21 Ocak
İnanılmaz bir şekilde dün gece gerçek anlamıyla doruk noktasına ulaşan bir dizi rüya yüzünden son haftalar boyunca olağanüstü keyifsiz ve sessizdim. Rüyaların konusu? Tabii, başka ne olacak! Philip saatin alarmını sabah 5'e kurmuştu, alarmı ben de işittim. Kalkmak istedim. Ama uykuya dalmaya razı olursam ödülümü alacağımı biliyordum. Uyuyunca yeniden başladı - ancak bu defa acı verecek ölçüde gerçekti. Elimi uzatsam...
Bir iskeleye inen kayalıklar vardı, sonra koyu renk ahşaptan, çift kişilik dar bir yatak, ondan sonra da bir konser salonunun sahnesi.
Dedim ki: "Sana istediğin kadar para veririm." Ama önceden, iskelede şöyle demiştim: "Elbette, istediğin kadar para alabilirsin ama paraya istek ya da ihtiyaç duymayacaksın. Sana iyi gelmez para."
İkinci seferinde yalvarıyordum, oysa ondan önceki konuşmada kendime nasıl da güveniyordum, neredeyse tepeden bakıyordum...
Odaya girince + yatağı görünce, tek kişinin uyumadığı bir yatak gördüğümü anladım.
Biriyle birlikte yaşıyorsun, diye haykırdım. O zaman kapının arkasından çıktı, sanıyorum, çok yaşlıydı. Altmış yedi olduğunu hatırlıyorum, tam bu yaştaydı, ufak tefek, dimdik kır saçlı. "O adamla birlikte yaşıyorum çünkü zengin."
Bir tür tören giysisi içinde sahnenin kenarında ayakta durdum. Büyük bir kalabalık beni bekliyordu ama yine de umursamadan elimin yanıyla onun eline dokunmaya cesaret ettim...
Dayanılmaz acı veren bu hazlar – bütünleme + üzüntü – tamamen rüyalara özgü türden.
Bu hazzı satın almış olmam onun bütünlüğünü azaltmadı. Açıklanamayacak şekilde saltanat sahibi olduğumdan fazlasını bekleyemezdim ve et yine etti, satın alınmış ya da değil. Yalnızca uzun süre ağlamak istiyorum ve doğru dürüst avutulmak, bütün avuntuları reddetmek. Üç gün aralıksız ağlayabilir, fışır fışır akan burnum için özür dilemeden haykırıp hıçkırabilirdim belki. Ama yapmıyorum, çünkü o zaman sonrasında bir şey yapmam gerekir, geri çekilmek de bir şey yapmak sayılmaz. Yani, kendimi öldürmem veya çekip gitmem gerekir.
İkisini de yapamayacağımdan ağlamaya cüret edemiyorum, yalnızca kısacık sürelerle...
Bu rüya ve ondan öncekiler olağanüstü ağır, vıcık vıcık bir yumru gibi beynime yığılıyor - başımı karnıma itiyor, üzerime mide bulantılı, melodramatik sessizlikler yüklüyorlar...
Philip bile hastalandığımı sanıyor, zavallı sevgilim. Ben bir olmaya çalışırken - kalbimi elimin altına almaya çalışırken – saçım taradıkça incelmeye karar veriyor, Philip yalvarmama rağmen doktordan randevu aldı...
s.73-75
Susan Sontag
Yeniden Doğan
Günlükler ve Defterler, 1947, 1963
Türkçesi: Begüm Kovulmaz
Agora Kitaplığı
İnanılmaz bir şekilde dün gece gerçek anlamıyla doruk noktasına ulaşan bir dizi rüya yüzünden son haftalar boyunca olağanüstü keyifsiz ve sessizdim. Rüyaların konusu? Tabii, başka ne olacak! Philip saatin alarmını sabah 5'e kurmuştu, alarmı ben de işittim. Kalkmak istedim. Ama uykuya dalmaya razı olursam ödülümü alacağımı biliyordum. Uyuyunca yeniden başladı - ancak bu defa acı verecek ölçüde gerçekti. Elimi uzatsam...
Bir iskeleye inen kayalıklar vardı, sonra koyu renk ahşaptan, çift kişilik dar bir yatak, ondan sonra da bir konser salonunun sahnesi.
Dedim ki: "Sana istediğin kadar para veririm." Ama önceden, iskelede şöyle demiştim: "Elbette, istediğin kadar para alabilirsin ama paraya istek ya da ihtiyaç duymayacaksın. Sana iyi gelmez para."
İkinci seferinde yalvarıyordum, oysa ondan önceki konuşmada kendime nasıl da güveniyordum, neredeyse tepeden bakıyordum...
Odaya girince + yatağı görünce, tek kişinin uyumadığı bir yatak gördüğümü anladım.
Biriyle birlikte yaşıyorsun, diye haykırdım. O zaman kapının arkasından çıktı, sanıyorum, çok yaşlıydı. Altmış yedi olduğunu hatırlıyorum, tam bu yaştaydı, ufak tefek, dimdik kır saçlı. "O adamla birlikte yaşıyorum çünkü zengin."
Bir tür tören giysisi içinde sahnenin kenarında ayakta durdum. Büyük bir kalabalık beni bekliyordu ama yine de umursamadan elimin yanıyla onun eline dokunmaya cesaret ettim...
Dayanılmaz acı veren bu hazlar – bütünleme + üzüntü – tamamen rüyalara özgü türden.
Bu hazzı satın almış olmam onun bütünlüğünü azaltmadı. Açıklanamayacak şekilde saltanat sahibi olduğumdan fazlasını bekleyemezdim ve et yine etti, satın alınmış ya da değil. Yalnızca uzun süre ağlamak istiyorum ve doğru dürüst avutulmak, bütün avuntuları reddetmek. Üç gün aralıksız ağlayabilir, fışır fışır akan burnum için özür dilemeden haykırıp hıçkırabilirdim belki. Ama yapmıyorum, çünkü o zaman sonrasında bir şey yapmam gerekir, geri çekilmek de bir şey yapmak sayılmaz. Yani, kendimi öldürmem veya çekip gitmem gerekir.
İkisini de yapamayacağımdan ağlamaya cüret edemiyorum, yalnızca kısacık sürelerle...
Bu rüya ve ondan öncekiler olağanüstü ağır, vıcık vıcık bir yumru gibi beynime yığılıyor - başımı karnıma itiyor, üzerime mide bulantılı, melodramatik sessizlikler yüklüyorlar...
Philip bile hastalandığımı sanıyor, zavallı sevgilim. Ben bir olmaya çalışırken - kalbimi elimin altına almaya çalışırken – saçım taradıkça incelmeye karar veriyor, Philip yalvarmama rağmen doktordan randevu aldı...
s.73-75
Susan Sontag
Yeniden Doğan
Günlükler ve Defterler, 1947, 1963
Türkçesi: Begüm Kovulmaz
Agora Kitaplığı