kamu vicdanına çağrı: sivil itaatsizlik – tabutmag forum
demokratik bir toplumda her yurttaşın adalet ilkelerine ilişkin kendi yorumundan ve buna uygun davranıştan sorumlu olduğu kabul edilir. bu ilkelerin, ahlâki olarak daima uymakla yükümlü olduğumuz, yasal ya da toplumsal olarak kabul edilmiş bir yorumu olamaz. böyle bir yorumu anayasa mahkemesi ya da parlamento da yapsa durum değişmez. gerçekte her anayasal kurum -yasama, yürütme ve yargı- anayasa ve onu oluşturan politik ideallerle ilgili kendi yorumlarını yapmaktadır. mahkemeler her özel durumda son sözü söyleme hakkına sahip olsalar da, bunların anayasayı başka şekilde yorumlamaya zorlayacak güçlü politik etkilere karşı bağışıklığa sahip oldukları iddia edilemez. mahkeme mantıklı olarak gerekçelendirilmiş bir yorum sunar, ancak bu yorumun kalıcı olması, yurttaşların çoğunluğundan kabul görmesine bağlıdır. en yüksek başvuru mercii, yasama, yürütme ya da yargı değil kamuoyudur. ve sivil itaatsizlik özellikle bu organa başvurur. yurttaşların adalet tasarımları arasında pratik olarak yeterli bir uyum mevcutsa ve sivil itaatsizliğe başvurma hakkına saygı gösteriliyorsa anarşi tehlikesi yoktur. i̇nsanların bu tür bir anlayış birliğine ulaşabilmeleri ve temel politik özgürlükler var olmaya devam ettiği sürece bunun sınırlarına özen göstermeleri, demokratik devlet anlayışına içkin olan bir varsayımdır. bir konuda bilimsel olarak uzlaşamama tehlikesinin sürekli mevcudiyeti gibi, ayrımın ortaya çıkması tehlikesi de her zaman mevcuttur. ancak, haklı taleplere dayalı sivil itaatsizlik iç barışı tehdit etmeye başlarsa, bunun sorumlusu protestocular değil, iktidarlarını kötüye kullanarak böyle bir direnişin ortaya çıkmasına neden olanlardır. çünkü devletin baskı aygıtının adil olmayan kurumları ayakta tutmak için devreye sokulması bir haksız şiddet biçimidir ve insanların işte o zaman direnme hakları vardır.

s.75—

john rawls
sivil i̇taatsizliğin tanımı ve haklılığı

hannah arendt
ronald dworkin
jürgen habermas
johan galtung
martin luther king
john rawls
hans saner
henry david thoreau

kamu vicdanına çağrı:
sivil i̇taatsizlik

türkçesi: yakup coşar
ayrıntı yayınları
İlke olarak köleliğe ve savaşa karşı olan, ancak bunları ortadan kaldırmak için hiçbir şey yapmayan binlerce insan var; kendilerini Washington'un ya da Franklin'in çocukları olarak gören bu insanlar, elleri ceplerinde sakin sakin oturuyor, ne yapılması gerektiğini bilmediklerini söylüyor ve hiçbir şey yapmıyorlar. Onların nezdinde özgürlük sorunu, özgür ticaret sorununun arkasına geçiyor, yemekten sonra rahat odalarında Meksika'yla ilgili son haberleri mal fiyatlarıyla birlikte okuyor ve belki de bu haberle uykuya dalıyorlar. Bir soylunun ya da yurtseverin bugünkü fiyatı nedir? Bunlar zaman zaman tereddüte düşüyor, kederleniyor ve arada bir dilekçeler imzalıyorlar. Ancak ciddi ve etkili hiçbir şey yapmıyorlar. Bu insanlar hayırhah bir tutumla birilerinin bu belayı ortadan kaldırmasını, böylece üzülmelerine gerek kalmamasını bekliyorlar. Yaptıkları tek şey seçimlerde bir oy verip, ki bunun fiyatı yüksek değildir, yanlarından geçip giderken hafif bir baş hareketiyle adalete onay ve iyi dileklerini sunmak. Faziletli bir tek adama karşılık dokuz yüz doksan dokuz fazilet hamisi var. Ancak bir şeyin geçici koruyucusu yerine, gerçek sahibiyle pazarlık etmek daha iyidir.

Bütün seçimler bir tür oyundur. Satranç ya da tavla gibi çok hafif ahlâki bir esintisi de olan, doğru ve yanlışla, ahlâki sorurlarla ilgili oynanan bir oyun. Tabii bu oyunda bahis de vardır. Ancak seçmen bahse hiçbir şey koymaz. Oyumu, bana doğru geldiği biçimde kullanırım, haklının üstün gelmesi için kendimi parçalamam. Bunu çoğunluğa bırakmaya hazırım. Burada görev asla usulen bir şeyi yapmanın ötesine geçmez. Hatta haklıdan yana oy kullanmak, onun için bir şey yapmamak anlamına gelir. Bu sadece insanlara zayıf bir şekilde ilettiğiniz, haklının egemen olması yolunda bir istektir. Akıllı bir insan, adaletin gerçekleşmesini ne tesadüfe bırakır ne de çoğunluğun gücüne. Çünkü insan kitlelerinin davranışlarında erdemin etkisi sınırlıdır. Çoğunluk günün birinde köleliğin kaldırılması için oy verirse, bu kölelik artık onları ilgilendirmediği için ya da kölelikten artık onların oylarıyla kaldırılacak fazla bir şey kalmadığı içindir. O dönemin tek köleleri bunlar olacaklardır. Oyuyla özgürlüğünü teyit eden kişi, bu oyla köleliğin kaldırılmasını hızlandırabilir.

syf 35-36

Devlete Karşı İtaatsizlik Görevi Üzerine
Henry David Thoreau

Hannah Arendt, Ronald Dworkin, Jürgen Habermas, Johan Galtung, Martin Luther King, John Rawls, Hans Saner, Henry David Thoreau

Kamu Vicdanına Çağrı:
Sivil İtaatsizlik

Türkçesi: Yakup Coşar
Ayrıntı Yayınları