ölüm ve ölmek üzerine – tabutmag forum
"geçmişe bakıp, eski kültürler ve halkları araştırdığımızda, ölümün insan için her daim tatsız olduğunu ve muhtemelen de öyle kalacağını görürüz. bir psikiyatrın bakış açısıyla bu anlaşılabilir bir durumdur ve belki de en iyi, bilinçaltımızda kendi ölümümüzü asla kabullenemeyişimiz bilgisi ile açıklanabilir. bilinçaltımızda bu dünyadaki hayatımızın bir sonu olduğunu tasavvur etmek kabul edilebilir değildir ve eğer hayatımız sona erecekse, bu son her zaman dışarıdan, başka birinin kötü niyetli bir müdahalesine atfedilir. yani bilinçaltımızda ancak öldürülebiliriz; doğal nedenlerle ya da yaşlılık nedeniyle ölmek akıl almaz bir durumdur. bu nedenle, ölüm kötü bir eylemle, korkutucu bir olayla, intikam ve cezalandırma gerektiren bir davranışla ilişkilendirilir."

s.12
elisabeth kübler-ross
ölüm ve ölmek üzerine

çeviren: ekin uşşaklı
april yayıncılık
"Yaşlandıkça ve her zaman daim olan varlığımızın o kadar da daim olmadığını ve en güçlü arzularımızın imkânsızı gerçekleştirme gücüne sahip olmadığını anlamaya başladığımızda, sevdiğimiz birinin ölümüne dair duyduğumuz korku da suçluluk duygusu da azalır. Korku azalır ama asla tamamen ortadan kalkmaz. Hastane koridorlarında ve yakınlarını kaybetmiş insanlarda bıraktığı izler görülebilir."

s.13
elisabeth kübler-ross
ölüm ve ölmek üzerine

çeviren: ekin uşşaklı
april yayıncılık
Ağladığımda ya da moralim bozuk olduğunda, kendimi düşünmeyi bırakmam gerektiğini biliyorum; ister acı çekiyor olayım ister olmayayım, bir başkasını düşünmeli ve o kişiye konsantre olmalıyım. O zaman kendi sorunlarımı unutabiliyorum.

Doktor: Bunu yapamadığınızda ne oluyor?

Hasta: O zaman, o zaman insanlara ihtiyaç duyuyorum ama gelmiyorlar.

s.75
Elisabeth Kübler-Ross
Ölüm ve Ölmek Üzerine

Çeviren: Ekin Uşşaklı
April Yayıncılık
Doktor: Evet. Neden yalnızlık sizin için bu kadar korkutucu?

Hasta: O kadar da korkutucu olduğunu sanmıyorum çünkü yalnız kalmaya ihtiyacım olduğu anlar da var. Demek istediğim bu değil. Ama yalnız olduğumda terk edildiğimi hissedersem kendime yardımcı olamıyorum. Başkalarına ihtiyaç duymayacak kadar kendime yeterli olmalıyım. Sadece ölmek değil, acının yaptığı işkence, öyle ki saçlarınızı yolmak istiyorsunuz. Günlerce yıkanmamak umurunuzda olmuyor çünkü çok fazla çaba gerektiriyor bu, sanki giderek insanlıktan çıkıyorsunuz.

s.77
Elisabeth Kübler-Ross
Ölüm ve Ölmek Üzerine

Çeviren: Ekin Uşşaklı
April Yayıncılık
Umarsız bir umutla koşar ve ararım onu
odamın her köşesinde; bulamam.

Ufaktır evim ve zamanında oradan çıkıp giden
asla geri getirilemez.

Lakin bu malikâne engin, tanrım ve onu ararken
kapısına vardım.

Akşam göğünün altın saçağı altında dikildim
ve hevesli gözlerimi yüzüne diktim.

Eşiğindeyim sonsuzluğun kimsenin erinemediği;
umudun, mutluluğun, tek bir sima gölgesinin
gözyaşları gerisinden görülemediği.

Ah, sönmüş hayatımı batırın okyanusa,
Daldırın o en derin dolgunluğa. Bırakın hissedeyim
evrenin tümlüğünde o yitik tatlı dokunuşu.

Tagore,
Gitanjali, LXXXVII

Elisabeth Kübler-Ross
Ölüm ve Ölmek Üzerine

Çeviren: Ekin Uşşaklı
April Yayıncılık