fakir kene – tabutmag forum
“ne benim ellerim çalışkan eskisi gibi
ne senin kalbin benimkiyle sıcak
sevgilim sadece fakirlik
her şeyi bir iken ayırmak.”

***

“bir küfür gibi evde oturuyorum.”

birhan keskin
fakir kene
Ben canımı sokakta buldum efendim!
Ben çimenlere yaslamışım ömrümü
Birbirinin önünde yamulanlar varken
Beni dize bilmez sanma
Beni dize gelmez san!
Çaresizlik ki kırk kir ile sıvanmıştır hikâyemize
Bir balığın yaralı ağzıyla konuşuyor olmamız bundan

Öyle bülbül! Hadi ordan
Kuşların hatırını cebimde tutarak konuşuyorum.
Öyle kırıntılı, Gak!
-Betonu icat edene yazıklar olsun!
(Şehir denen şeyinizin şeysine fuck)

Dünya küfrün kendisi olmuşken
Beni küfür bilmez sanma
Bak! Bak. Bak burdan.
Bir de burdan.

Yağmurdan sonra yayılan huzurun adıyla konuşuyorum:
Bak sana çimenlerin derin nefesiyle, soruyorum;
Şehrin perçemleri sizin gözlerinize niye batıyor?
Biz, üç beş adam, ömrünü çimenlere adayan
Razıyız gölgesinde uyuduğumuz ağaçtan.
Ve zerre ipimizde değilsin başkan.

Ben canımı sokakta buldum, ama
Affına sığınarak şunları,,, ablacım,
Ver bak şunları
Ver bak şunları
Ver bak şunları
Ver bak şunları
Bu medeniyet denen şeyin naylon poşetine
Koyayım.

Bunca katlı yol bunca kavşak
Kavuşturmuyor bu şehirde insanı birbirine
Sabahın ince tüylüsüyüz geçip gideceğiz birazdan
Hem haliçe kızak, pardon kazık çakıyorlarmış
birazdan, metro da geçsin biraz da burdan.

Sen hiç esenler otogarını gördün mü ablam
Esenler otogarından İstanbul'a kavuşur mu hiç insan

Toprağın hışırtısını otun çıtırtısını duyan bana
Uykusuzluğunu, solgunluğunu,
yüzünün buruşukluğunu anlamak çimenlerin
benim üstüme kaldı.
Kala kala bana kaldı evet,
Bir gülün merkezini aramak

Ben eve kafa bi dünya dönmüştüm bir gün
Ben her gün eve kafa bi dünya dönüyordum.
Ya da evin kafası bi dünyaydı, bilmiyorum.

Her ağaç ben buralıyım der, burada
Her çimen yerle yeksan
Bir ben diyemedim, "buralıyım"
Buradayım, ey insan!

Ben bu durduğum noktaya kolay gelmedim.
Ben canımı sokakta buldum efendim!


Çimenlerin efendisi
s.27-29

Birhan Keskin
Fakir Kene

Metis Yayınları
Anne bak, ben kime yazılmış çok eski bir mektubum
Böyle, derine derine saklanmış kalmış.
Dünya yerinde bir uykuya yatırılmış, hiç uyumamış.
Kışlarda zor hatırası, yazlarda tahammül yorgunu
Anne benim gönlümün kimyası ne bu böyle?

Nereye vardıysam olmuyor,
Anne bak, hıdırellez geliyor.
Bana bir silkintiotu bul
Dizlerime derman diye sür, hülya diye gözlerime
Saçlarıma sür, yıllar var dönemedim evime.

Ne çok suyun içinden geçtim anne
senin önünden geçtiğimden daha fazla.
Sular ki bunca tanıdığımdır,
Sen bana dünya yalan diyorsun
Ben bi tek aşkı koydum gerçeğin tarafına.
Tekrar düşünelim anne
Bak bir kere daha soruyorum;
Ben kime yazılmış çok eski bir mektubum
Bu ben ne böyle?

Anne bak bir daha düşünelim;
Bir avuç sımsıkı harf, bir avuç sımsıkı kapalı
Eski bir mağara duvarına çizdiğin bir keçiyimdir
belki de ben anne.
Yıllarca taşlarda dillendiğime göre, oy!
Sen bana bu hıdırellezde adımı yeniden koy.

syf•56—57

Birhan Keskin
Fakir Kene

Metis Yayınları