bir dinozorun anıları – tabutmag forum
“eski i̇stanbul’un çekiciliğinin büyük bir kısmı, ikisi de artık ortadan yok olan, iki etnik gruptan, rumlardan ve beyaz ruslardan kaynaklanıyordu. rumlar, kendilerinde çok bol olan yaşama sevincini, sanki boca ediyorlardı i̇stanbul’un üstüne. biz türklerin başlıca kusuru doğuştan hüzünlü olmamızdır bence, onlar ise doğuştan neşelidirler. türk sarhoş olunca, ya ağlar, ya kavga çıkarır. rum ise, sarhoş olunca, oynayıp şarkı söyler. çocukluğumun büyükadası, mandolin ve gitar sesleriyle, o güzel rum ezgileriyle sabahlara kadar çınlardı yaz geceleri. ben meyhaneleri severim. bu yaşımda bile severim. ama gerçek meyhaneler, gençliğimin rum meyhaneleriydi.

i̇stanbul’un her bir yerinde, beyoğlu’nda, tatavla’da, adalarda, boğaziçi’nde, marmara’nın kıyılarında vardı bu rum meyhaneleri. gerçek garson, ancak rum garsonudur, bana sorarsanız.

hele yaşlı rum garsonlarının başka bir zarifliği vardı. sizi masaya öyle bir buyur ederlerdi ki, dakikasında bir prenses sanırdınız kendinizi. çok sık gittiğimiz bohem’de, beni karşılamak için, bir çeşit özel marş bile vardı. yaşlı garsonun bir işareti üzerine “den ehis tipota ma ehis kati” (hiçbir şeyin yok, ama bir şeyin var) şarkısı başlardı. şimdiki meyhanelere gerçek meyhane değil, içki içilen lokaller ya da içkili lokantalar diyebilirim ancak.”

mine urgan
bir dinozorun anıları