kalanlar – tabutmag forum
hiç değilse gece 12'den sonra evinde oturmak yasak değil. evleri de dolaşıp 12'de yatağa yatmamız için elinde kırbaçla baskınlar yapan olsa! i̇şte burada istediğimi yapabiliyorum. işık var. kitaplar var. ben varım. dünyam var.

tezer özlü
kalanlar

s.30
yapı kredi yayınları
— Uyursam radyo elimden düşer. Ama siz dikkat ederseniz, değil mi? Hepsi çok değerli şeyler. Hepsi değerli, bilemezsiniz bavulum ne değerli. Çamaşırlarım, iç çamaşırlarım hep birinci kalite. Çocuklarım, hiçbir şeyini çaldırma dedi, çaldırma. Bilemezsiniz bu seyahat beni nasıl sevindiriyor. Çünkü nasıl karşılanacağımı biliyorum. Böyle bir karşılanma da benim hakkım.

(...)
Birdenbire çok yorulduğumu, taşıyamayacağım kadar yaşantı üslendiğimi ölürcesine algıladım. Kitapsız, sanatçısız, tartışmasız bir yaşamın özlemi sardı benliğimi.

(...)
Sıska bedenimden deriler sarktığında izin isteyeceğim. Ölmek için köyüme döneceğim, diyeceğim. Burada ölemez misin? diyecek. Burada ölecek yer yok, diyeceğim. Sonra siz beni yakarsınız. Ya küller arasında uyanıp, gövdemi arayıp, yalnız külleri görürsem? Oysa toprak içinde bir süre daha kollarım, bacaklarım ve tüm bedenimle birlikte olabileceğim. Belki ölüme alışana dek. Ölüm içinde ölümü unutana dek.

(...)
Altın kravatlar, küflenen giysi ve ayakkabılar, İsveç'ten gelen çocukların ve kendisinin oyuncakları, faturalar...

Öyle anılar var ki gerçek mi yoksa düşünülmüş mü olduklarını bilemiyorum.

(...)
Mayakovski'nin aşk özlemi, aşkın kendisine âşık olmak, tutulmak olduğunu tüm mektupları kanıtlıyor. Özellikle son mektubu. Tutulmak, bağlanmak istediği kadar bağlıdır. Aslında gerçek bir tutku.

(...)
Profesör, aşk ve ölüm. Bana enjekte edilen ölüm ve benden çekip alınan yaşam. Beyaz duvarlar, mavi oda.

s. 34
Tezer Özlü
Kalanlar

YKY
(...)

Şimdi neden bu kadar çok sevdiğimi anladım, çünkü kendim ölmüştüm ve yalnızca başkalarının canlılığını algılayabiliyordum.

(...)

26.11.81
Nihayet yağmur başladı. Bu sabah artık yağmuru neden bu kadar çok sevdiğimi anladım. Ağlayan bir yüreğe benzediği için. Onun acısı yüreğimi ağrıtıyor. Yüreğimde büyük acıyla beşte uyandım. Çocuğumun gülen yüzü. Christa'nın ikizleri. Yüce yürekli Achim.

Babam bir haftalık sakal bırakmış. Bembeyaz. Gözü de kör. İyice ihtiyar. İyice huysuz. Kendisiyle birlikte bütün dünya ölsün istiyor. Huysuz. Çirkin. Ölene kadar hepimizin burnundan getirecek. Özellikle onunla evlendiği için ömür boyu idam cezasına çarptırılmış annemin.

(...)

27. 11. 81
Bugün hakkımda çıkan yazıları bir kez daha okuyorum. Ders alayım da aynı hataları yinelemeyeyim diye!

(...)

Sabun da yerinde yok. Kibritler de yerinde yok. Kibrit bulunca çakıyorsun. Bakıyorsun ki daha önce çakılmış, gene kutuya konulmuş!

(...)

Bu son yolculuğum. Artık hiçbir trene binmeyeceğim, hiçbir uçağa binmeyeceğim, hiçbir gemiye.

(...)

Yalnız değilsin. Mozart seninle. Pavese seninle.

(...)

Bugünden sonra acıyı mutluluk olarak tanımlayacağım.

(…)

Berlin'de içimde büyük bir ölüm özlemi oluşuyor. Doğaldır, yaşam için bu kadar çok dürtünün olduğu yerde ölüm de çoğalır.

Tezer Özlü
Kalanlar

s.35-36
Yapı Kredi Yayınları