yaşama uğraşı – tabutmag forum
19 Ocak

Hiç kimse karşılık beklemeden fedakârlık etmez. Bir pazarlama sorunundan başka bir şey değildir bütün bunlar.

Öğrenmenin tek yolu acı çekmekse, bir başkasını inciterek onu en iyi şekilde eğitmeyi felsefe neden yasaklar, merak ediyorum doğrusu?

"Dünyada, bu özçıkarını gözetme cangılında, iyilik için tek güç vardır, bu da ülkülere bağlılıktır," dersen, "Hangi ülküler?" diye sorarım. Çünkü ülküsü kendi ülküleriyle aynı olmayan bir insana saldıracak ya da ona bir suçluymuş gibi davranacak olanlar herkesten önce ülkücülerdir. Öyleyse, bir ülkünün ne olduğu konusunda insanların yanılabileceklerini kabul ediyoruz demektir. Yanılma olanağı bir kez kabul edildi mi, senin bir ülküye bağlanman bir özçıkar ya da hesaplılık sorunu olmaktan başka ne olabilir? Kimi doğuştan kurnaz, kimi de öyle olmadığına göre, sorumluluk nerede kalıyor bu durumda?

Bir başkasını gerçekten seven insan bu ilişkinin neden 'yaşam boyu' sürmesini istemekte direnir? Çünkü yaşamak acı çekmek, aşkın tadını tatmak ise duygusuzlaşmak demektir; bir ameliyatın ortasında kim ayılmak ister?

İnsanın sadece yaşayarak ve hayatını en iyi şekilde sürdürmeye çalışarak işlediği gizli, karanlık ve korkunç suçlarla karşılaştırıldığında, yasaların yasakladığı suçlar sıradan, önemsiz şeyler olarak görünür.

Yalnızlık acı çekmektir; sevişmek acı çekmek, malını mülkünü çoğaltmak ya da yığınlara karışmak acı çekmek; bütün bunlara son verir ölüm.

[Dört satır çıkarılmış]

Erdemli insanın kurnazlığı! Kurnazlık olmadan erdem olabilir mi? Değerleri kavrayabilme yetisine kurnazlık diyoruz. Kaldı ki, hesap olmaksızın, kimse bir işe yaramaz. 'Mutlak deli', delidir, hatta budaladır, o kadar.

Ama bilinçdışı yoldan kesinlikle biliyorum ki, çıkarsızlık olmaksızın, bencil olmanın ötesine geçemeyiz. Kadınlara bak: Onları boğazlasan da, çıkarlarını asla unutmazlar. Bunlar mı erdemli kadınlar?

[On iki satır çıkarılmış]

Cesare Pavese
Yaşama Uğraşı
s.92—93

Türkçesi: Cevat Çapan
Can Yayınları