yalnızlığın düzlüğünde avlanan – tabutmag forum
incirin sütüne kabaran dudaklar gördüm
ve suya eğilen atların inceliğini,
düşerek.
ellerine doğru bollaşan sıkıntılar yüklendi
cümleler, anlayamadım.

bu ev.
bu evdeki eşyalar.
ve o eşyaların boy sırasına giren yalnızlıkları.

sanki hep varsın!
tenime tutunan çiçeklerin arsızlığı da var.
karın boşluğumda sanatsız bir çukur da var.

dudak ucumda gerilen tuzun telaşı
ve boynumdan sarkan yalnızlık aldacıyla
buradayım.

insanın kimi, neyi kalır; gittikçe yoksullaşan sabahlarda?
akşamlar masalarda, bir demet gücenik anason
ve uzun bacaklı leylaklar gibi ince ince
taşınıyorsa sarıya. ama
incinirsin, bu kesin!

iki zaman aralığında kalıyor
akla değince pıhtılaşan hüzün. ve kaderle yüzün.

yüzünü dönünce, yer yüzündeki bütün kuşları taşıyan
bir vagona dönüşüyor sesin.
dönünce yüzünü
bağırıyor kırmızı:
mart çıplak!
kediler çıplak!

-tutku, çıplaktır!

kes
kes
kesin!

buradayım, yalnızlığın düzlüğünde..
ulusal yüzlerin arasında uzayan saçlarımla.
aynı kişiyiz aslında,
boşlukları kesin!

fragaria vesca
sevda