varlık ve hiçlik – tabutmag forum
“Burada, iri yastıklarla donatılmış koltukta oturuyorum; dışarıda cırcır böcekleri gıcırdıyor, vızıldıyor, cıvıldıyor. Kütüphanede, zemini eski kitap ciltlerinin rengindeki düz, kare taşlardan yapılma ortaçağa özgü mozaiklerle kaplı, en sevdiğim odadayım. Pas rengi, bakır, kahvemsi portakal, koyu kahverengi, kestane. Ve bir de derisi soyulup altındaki gülünç pembe, ebruli kumaşı açığa çıkan kestane rengi rahat deri sandalyeler var. Yağmurlu günlerinizi doldurabileceğiniz dost canlısı, kalın ciltleriyle kitaplar raflara dizili. İşte, yüzümde bana özgü olduğunu sandığım bölük pörçük gülümsemeyle burada oturuyorum: "Kadın dediğin bukleli saçlarının bir telinden kırmızı cilalı tırnaklarına kadar bir zevk makinesi, dünyanın bir taklidi değil de nedir." derken aklıma üst katta yatmış uyuyan güzel çocuklu aile geliyor, "Kendini üremenin o zevkli çarklarına, bir erkeğin evin içindeki rahat, teskin edici varlığına teslim etmek, daha iyi değil mi?" Yüzü, rüzgârda savrulup giden küller gibi bembeyaz Liz'i anımsıyorum; kırmızı rujlu dudakları sigarasında iz bırakıyor; dolgun göğüsleri siyah, dar hırkasının altına gizlenmiş. "Ama günün birinde bir adamı ne kadar mutlu edebileceğini bir düşünsene," demişti bana. Evet, düşünüyorum ve bir yere kadar her şey yolunda. Ama sonra her şeyi tepetaklak ediyorum ve aklım zihnimin gerisindeki E.’ye kayıyor, beyzbol maçı izlerken ya da televizyon seyrederken veya yeşil ve altın sarısı pırıltılar saçan bira kutuları ve küllükler yerlerde, erkek arkadaşlarıyla açık saçık bir espriye kahkahalarla gülerken düşünüyorum onu. Dönüp dolaşıp yine kendime varıyorum, burada böyle oturan, yüzen, boğulan, arzudan bezmiş halde. Gelenekleri felaket doğuracak etkiler bırakmaksızın kırmak için fazla vicdanlıyım; yalnızca gıpta ederek sınıra kadar dayanabilir, ben arzudan sırılsıklam ve daima yarıda kalmış halde kendimi randevudan randevuya sürükleyip dururken, hiçbir kuşkuya mahal vermeksizin cinsel açlığını giderebilen erkeklerden nefret, nefret, nefret edebilirim. Bütün bunlar beni hasta ediyor.”

Sylvia Plath
Günlükler (21-22)

(Eddie Cohen'e yazılan mektuptan alıntı)

Kırmızı Kedi Yayınları
Çeviren: Merve Sevtap ılgın