kötülük çiçekleri – tabutmag forum
Yırtıcı ve sağır ruh, gel üstüne kalbimin,
Secde edilen kaplan, vurdumduymaz canavar;
Titrek parmaklarımı daldırma isteğim var
Sıklığına bir süre o kabarık yelenin;

Eteğinin içine, kokunla dolup taşan,
Keder yüklü başımı gömme arzusudur bu,
Solgun bir çiçek gibi, içe çekme arzusu,
Tatlı küf kokusunu ölmüş aşkımdan kalan.

Uyumak istiyorum! yaşamdan çok uyumak!
Bir uykunun içinde, daha tatlı ölümden,
Öpücük yayacağım hem de hiç çekinmeden
Senin güzel tenine, bir bakır kadar parlak.

Yatağın bir uçurum, ondan değerli ne var,
Dinen hıçkırıklarım içinde yitsin diye;
Büyük unutuş durur ağzının üzerinde
Ve öpücüklerinde hep böyle Léthé akar.

Artık en büyük zevkim, alna yazılmış gibi,
Kaderim budur deyip eğeceğim boynumu;
Yumuşak başlı kurban, suçu olmayan suçlu,
Azabı körüklerken ondaki temiz sevgi.

Sihirli nepenthes’le şifalı baldıranı
Emeceğim, acımı elbet gidermek için,
Çekici uçlarında bu sivri göğüslerin
İçinde hiçbir zaman, kalbin barınmadığı.


Charles Baudelaire
s. 56
XXXIV
BALKON

Hatıralar annesi, aşkların en yücesi,
Her zevkimde sen varsın! her derdimde yalnız sen!
Nasıl tatlıydı ocak, akşamın albenisi,
Okşayışlar ne hoştu, gözüne bir getirsen,
Hatıralar annesi, aşkların en yücesi!

O kömür aleviyle aydınlanan akşamlar
Ve bir balkonda geçen, pembe buğuyla dolu.
Nasıl tatlıydı göğsün! kalp iyiydi ne kadar!
Unutulmaz şeylerdi ne söyledikse çoğu
O kömür aleviyle aydınlanan akşamlar.

Ne güzeldir güneşler akşam saatlerinde!
Evren nasıl da derin! yürek nasıl da cesur,
Tanrıçalar ecesi, sana eğildiğimde,
Soluduğum şey sanki senin kanının kokusudur.
Ne güzeldir güneşler akşam saatlerinde!

Tıpkı bir duvar gibi koyulaşırdı gece,
Karanlıkta seçerdi gözlerim gözlerini,
İçerdim soluğunu, ey dirilik! ey zehir! ve
Ayakların alırdı ellerimde yerini.
Tıpkı bir duvar gibi koyulaşırdı gece.

Bana özgüdür mutlu anlarını çağırmak.
Yaşarım geçmişimi kıvrılıp dizlerinde,
Nazlı güzelliğini neye yarar aramak
Sevgili vücudunda, narin kalbinden öte?
Bana özgüdür mutlu anlarını çağırmak!

Bu yeminler, kokular, bu sonsuz öpüşler,
Dipsiz bir uçurumdan dönecek mi acaba,
Nasıl çıkarsa göğe o gececik güneşler
Denizlerin dibinde hep yıkandıktan sonra?
—Ey yeminler, kokular, ey sonsuz öpücükler!

Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri —Balkon

Adam Yayınları
Çeviren: Ahmet Necdet
s.60-61