sevme sanatı – tabutmag forum
“sevmek bir eylemdir edilgen bir duygu değil. bir şeyin —içinde olmaktır— bir şeye —kapılmak— değil. en genel biçimiyle sevmenin etken yapısı, sevmenin almak değil, öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir.”

erich fromm
sevme sanatı
türkçesi: işıtan gündüz
Aslında birbirleri için o yanıp tutuşmalar, deli divane olmalar, daha önceki yalnızlıklarının derecesini gösteren bir kanıtken, sevgilerinin şiddetinin ölçüsüymüş gibi kabul ederler.

Tersini kanıtlayan karşı konulmaz örneklerin varolmasına karşın, sevmekten daha kolay hiçbir şeyin olmayacağına ilişkin tutum yaygın olmayı sürdürmektedir. Aşk gibi sonsuz umutlar ve beklentilerle başlayan ve hiç şaşmadan yıkılan bir başka faaliyet ya da yatırım bulmak çok güçtür. Eğer bu bir başka edim için sözkonusu olsaydı, insanlar ya ondan tümüyle vazgeçerler ya da başarısızlığın nedenlerini bulmaya ve daha iyisini nasıl başarabileceklerini öğrenmeye çalışırlardı. Sevgiden vazgeçmek olanaksız olduğuna göre sevgi konusundaki başarısızlıkların üstesinden gelebilmenin bir tek uygun yolu olarak bu başarısızlıkların nedenlerini gözden geçirip, sevginin anlamını incelemeyi geliştirmek kalıyor.

Erich Fromm
Sevme Sanatı

Çeviren: Işıtan Gündüz
Say Kitap, 1985
“Sevginin içerdiği ilgi, en açık biçimiyle annenin çocuğa gösterdiği sevgide görülebilir. Eğer bir annenin, çocuğuna az ilgi gösterdiğini, onu beslemeyi, yıkamayı, rahat ettirmeyi savsakladığını görürsek, sevgisinin içtenliğine göstereceği tüm kanıtlar bizi doyurmaz. Bizi, çocuğuna ilgi gösterirken gördüğümüz annenin sevgisi etkileyebilir. Çiçeklere ya da hayvanlara duyulan sevgi için de durum farklı değildir. Bize çiçekleri sevdiğini söyleyen bir kadının, çiçekleri sulamayı unuttuğunu görürsek, onun çiçek "sevgisi"ne inanmayız. Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken ilgidir. Bu etken ilginin bulunmadığı yerde sevgi de yoktur. Sevginin bu unsuru Yunus'un kitabında çok güzel anlatılmıştır. Tanrı Yunus Peygamber'e Ninevah'a gitmesini, orada oturanlara, eğer günah yolundan dönmezlerse cezalandırılacaklarını söylemesini buyurur. Yunus Ninevah’ta oturanların tövbekâr olup Tanrı’nın onları bağışlanmasından çekindiği için görevini gerçekleştirmekten kaçınır. Adalet ve düzen anlayışı güçlü bir adamdır Yunus. Fakat sevgiden habersizdir. Görevini yapmamak için kaçarken kendini bir balinanın karnında bulur. Burada sevgisizliğinin ve dayanışma duygusundan yoksunluğun, onu sürüklediği soyutlanma ve hapsolunma durumu simgelenmektedir. Tanrı onu korur ve Yunus Ninevah'a gider. Orada Tanrının dilediği öğütleri verir ve çok korktuğu şey başına gelir. Ninevah'ın insanları, tövbekâr olup yollarını değiştirirler ve böylece Tanrı da onları bağışlayarak kentlerini yıkmaktan vazgeçer. Yunus düş kırıklığına uğramış, son derece öfkelenmiştir. O, merhamet değil, "adalet" istemektedir. Sonunda, Tanrının onu güneşten korumak için yarattığı bir ağacın gölgesinde dinlenirken Tanrı ağacı kurutuverince, Yunus'un canı sıkılır ve kızgın bir şekilde Tanrı’ya şikâyete başlar. Tanrı O'na şu cevabı verir: "Bir gecede yetişip bir gecede soluveren, uğruna hiç çaba harcayıp büyütmediğin bir ağaca acıyorsun. Öyleyse ben ne diye, içinde sağ ellerini sol ellerinden ayıramayan on iki bin kişinin ve bir sürü hayvanın yaşadığı o büyük kent, Ninevah'ı bağışlamayayım?" Tanrının Yunus'a verdiği yanıt sembolik anlamıyla ele alınmalıdır. Tanrı, Yunus'a sevginin özünün, bir şey için harcanan "emek", "bir şeyi büyütmek" olduğunu, sevgiyle emeğin ayrılamayacağını anlatır. Kişi, uğrunda emek harcadığı şeyleri sever ve kişi sevdiği şeyler için emek harcar.”

s.34-35
Erich Fromm
Sevme Sanatı

Türkçesi: Işıtan Gündüz
Say Yayınları