görünmez kentler – tabutmag forum
bu noktada kubilay, şöyle bir soruyla polo'nun sözünü kesiyordu ya da kestiğini hayal ediyordu, ya da marco sözünün kesildiğini hayal ediyordu: "hep başın arkaya dönük mü ilerlersin sen?" ya da "gördüğün şey hep geride kalan mıdır?" ya da daha doğrusu "yalnız geçmişe mi senin yolculuğun?"

bütün bunlar, aslında marco polo anlatabilsin ya da anlattığını hayal edebilsin ya da anlattığı hayal edilebilsin ya da nihayet kendi kendisine, aradığının hep önündeki bir şey olduğunu ve söz konusu geçmiş bile olsa, bunun, o yol aldıkça, adım adım değişen bir geçmiş olduğunu anlatmayı başarabilsin diyeydi, zira yolcunun geçmişi, tamamlanmış bir güzergâha göre değişir: her geçen günün üzerine bir gün daha eklediği yakın geçmiş değil, çok daha uzak bir geçmiştir bu. her yeni kente geldiğinde yolcu, bir zamanlar kendisinin olduğunu artık bilmediği bir geçmişini bulur yeniden: artık olmadığın ya da sahip olmadığın şeyin yabancılığı, hiç senin olmamış yabancı yerlerin eşiğinde bekler.

italo calvino
görünmez kentler

çeviren: ışıl saatçıoğlu