düşsel varlıklar kitabı – tabutmag forum
düş görmede yüksek yetenekli bir kedim vardı. oysa, günlük yaşamı diğer kedilerle aynıydı. yedi yaşındaydım ona bu garip, kedi adlarını çağrıştırmayan adı taktığımda. uşu, adıyla başkalaşan bu kedi, soğuk kış gecelerinde ayağımın ucunda yatar ve beni ısıtırdı. ölümüne ağıt yakılan kaçıncı kedidir, bilmem; kedi kitabe, onun şiiridir. (ek: sonra, berna türemen, kedi kitabe'den esinlenerek göğe ağan kedi başı resmini yaptı.)

uşu, yaşamının son yıllarında garip bir numara yapmaya başladı: kahvaltı artığı kara zeytin çekirdeklerini emmek. bu konuda çok kıskançtı. kendisinden gizlenen bir çekirdek, onu çıldırtmaya yetiyordu. bu durumda, bütün hane halkına küsüyor, eski bahçede, kim bilir hangi yıkıntıdan kalmış ahşap kapıların arasına gizleniyor, günlerce görünmüyordu. orada, o kapılar arasında, kalbinin kırılmadığı o eski evlerin girişini arıyordu sanırım.

dünya, kendi düşlerini yoranlardan çok başkalarının düşlerini yoranlarla doludur. uşu'nun düşleri, bence bin bir tür köpekle doluydu. kaçıyor, bir zeytin ağacına tırmanıyor, aşağıda olan biteni dehşet içinde izliyordu.
tehlike ikiye çıkıyordu: köpekler ve ağacın yüksekliği.

bir üçüncü tehlike, tuz biber ekti: uşu, düşlerinde uçan köpekle, bizans köpeğiyle karşılaştı ki, ayrıca anlatılacaktır. ve uşu'nun, yaşlı zeytin ağacından başka korunağı yoktu. zeytin, ağaçların ilkidir. olea prima est. kadıköy çarşısının bir köşesinde kalıvermiş bu gazi zeytin, sonuncusu olmalıydı. uşu, bu bilge kedi, çekirdeği, o karartılmış elipsoidi aslına döndürmek için, o testeremsi, pütür pütür ve pespembe diliyle, saatlerce uğraşırdı. emdiği çekirdeği ara sıra çıkarır bakar, çekirdek henüz aslına, ahşap sarılığına dönmediyse, emmeyi sürdürürdü.

köpekli düşlerle çekirdekli gerçek arasında bir bağ yaratıyordu: karartılmış çekirdeğin dille sınanması. kaçtığı ağaç, çekirdekteydi. hane halkına öfkelenip kaçtığı eski kapılar, mezarı da oldu onun. uşu'yu küçük bir törenle gömdüm... o kapıların durduğu yere. gazi zeytin ağacına gelince: o da sarardı. kesildi. sobada, en eski yağın alev dillerini çıkara çıkara, kül oldu.

(h. a., "günlük”, 10.12.1987)

s.202—203

jorge luis borges