Alışkanlık her şeyi zayıflattığı için, bir insanı bize en iyi hatırlatan şey, aslında unuttuğumuz şeydir. (Önemsiz olduğu için unutulmuş ve bu sayede bütün gücünü koruyabilmiştir çünkü). İşte bu yüzden, hafızamızın en güçlü kısmı bizim dışımızda, çisentili bir rüzgarda, bir odanın rutubet kokusunda veya yanmaya başlayan bir ateşin ilk andaki kokusundadır; kendi benliğimize ait; zekamızın işe yaramaz diye küçümsediği şeyi, geçmişin son ve en güçlü kalıntısını, bütün gözyaşlarımız dinmiş gibi görünürken hala bizi ağlatabilen şeyi bulduğumuz her yerdedir. Bizim dışımızda mı? Daha doğrusu içimizdedir, ama bizim kendi bakışlarımızdan gizlenmiş, iyi kötü devam eden bir unutuşa gömülmüştür. Ancak bu unutuş sayesindedir ki, ara sıra eski benliğimizi bulur, olaylar karşısında o eski benlik gibi tavır alır, artık kendimiz değil, o insan olduğumuz için ve bizim ilgisiz kaldığımız şeyi o insan sevdiği için, yeniden acı çekeriz. günlük hafızanın parlak aydınlığında, geçmişin hayalleri yavaş yavaş solar, silinir, sonunda geriye bir şey kalmaz; onları bir daha bulmamız mümkün değildir artık.
s.269-270
Marcel Proust
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde
Çeviren: Roza Hakmen
YKY
s.269-270
Marcel Proust
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde
Çeviren: Roza Hakmen
YKY