siddhartha – tabutmag forum
«değeri olacak ne söyleyebilirim ki? belki sana ancak şunu söyleyebilirim: çok arıyorsun ve bu yüzden bulamıyorsun.»

«biraz daha açıklamaz mısın?» dedi govinda.

«i̇nsan aradığı zaman,» dedi siddhartha, «mümkündür ki o yalnız aradığı şeyi görebilir,
başka hiçbir şey bulamaz, hiçbir şeyin kökenine inemez. çünkü ereği onun dünyası olmuştur, çünkü aradığı şeyin dışında düşünemez olmuştur.

aramak bir ereği olmak demektir, ama bulmak, özgür olmak, alıcı olmak, hiç ereği olmamak demektir. ey değerli kimse, sen belki gerçekten bir arayansın, çünkü ereğinin yolunu bulma çabası içinde burnunun ucundaki birçok şeyi görmüyorsun.»

«hâlâ tam olarak anlamıyorum,» dedi govinda, «ne demek istiyorsun?»

siddhartha ona şöyle karşılık verdi: «ey değerli kimse, birçok yıl önce bir gün sen bu ırmağa geldin ve burada uyuyan bir adam bul­dun. onu uykusunda koruyabilmek için yanında oturdun, ama sen o uyuyan adamı tanımadın, govinda.»

keşiş şaşkınlıktan büyülenmiş gibi kayıkçıya baktı.

«sen siddhartha mısın?» diye sordu utangaç bir sesle. «bu kez de seni tanıyamadım. seni gördüğüm için çok sevinçliyim siddhartha, çok sevinçliyim. çok değişmişsin, dostum. şimdi de kayıkçı mı oldun?»

siddhartha sıcak gülüşüyle güldü. «evet, kayıkçı oldum. bazıları pek çok değişmek ve her çeşit giysiyi giymek zorundadırlar. ben onlardan biriyim, dostum. hoş geldin govinda, konuğum olup, bu geceyi kulübemde geçirmeye çağırıyorum seni.»

s.135—136
hermann hesse
siddhartha

türkçesi: üner eyüboğlu
yankı yayınları • 1973