bir şehre gidememek – tabutmag forum
“yanımda değildin ve ayrılığımız artık hiç bitmeyecekti. ve ben anılarımla baş başaydım o şehrin sokaklarında. bir akşam vakti, yorucu bir günün bitiminde kendimi akdeniz'in ılık sularına bıraktım ve camus'nün veba'da dile getirdiği o unutulmaz deneyi anımsadım, rieux’nün tarrou'yla birlikte paylaştığı o sonsuzluk anını yaşayabilmeyi denedim. oran'a yeni bir akşam çöküyor olmalıydı. birçok acı yaşanmıştı ve gelecek günler belki de yeni hüsranlara gebeydi. ama o zamanlarda bile keşfedilebilecek küçük sevinçler vardı. ayrıntıların şiirini konuşmak... anlatılması güç, şaşılası bir güzelliği paylaşmıştık o günlerde, bunu her ikimiz de çok iyi biliyoruz. bambaşka bir şehrin yorgun sokaklarında sanırım en çok bu yüzden yalnız kalmak istedim. düşünmek ve tüm tehlikelere karşın kendi sesini bir kez daha dinlemeyi istemek... ama bir sevda sözkonusu olunca insan hiçbir yere yalnız gidemiyor, hüsranları ve ayrılıkları hep beraberinde götürüyor. bir çeşmeye, bir sokağa, bir yemek kokusuna, yıllar yılı yaşadığımız, doğup büyüdüğümüz şehirlere bile değişik anlamlar yükleyebildiğimiz anlardır bunlar. kokular, renkler ve görüntüler: artık her şey bir çağrışımdır... ama alışılagelmiş bir söyleyişle güzel olan her şey gibi bu yolculuk da bir şekilde bitmek zorundaydı. bütün bunlar bir yana beni paris'e bağlayan birçok neden vardı biliyorsun. her şeyi senin bıraktığın gibi bırakmayı göze alamazdım.”

s.19-20
mario levi
bir şehre gidememek

afa yayınları —1990