ben buradayım – tabutmag forum
atay'ın 1976 yılına ait günlük notları mutluluk pırıltıları içermekten çok uzaktır; yaşamdan bezmiş, kendine güvenini yitirmeye başlamış birinin elinden çıkmış izlenimi verir: “günlük sıkıntı ve öfkelerle geçiyor hayat. otomobilin tamiri, para hesabı, neden yazdıklarımı anlamıyorlar, neden çevrede kimse yok v.s. belki de anlaşılacak, önemsenecek bir şey yazmadım, yapmadım. sadece yazı hayatı denilen çamura bulaştım, yeni öfkeler edindim, o kadar.” (g.222) ne olursa olsun, yazmak onun yaşamıdır artık; her şeye karşın “yapılacak çok iş var,” diyordur: “halit'in senaryosu, büyük roman, kemal tahir-halit ziya-ahmet hamdi tanpınar incelemeleri, hikâyeler...” sonra hemen ekliyordur bezgin: “i̇çim istemiyor ne var ki. i̇nsanlarımızın ilgisizliği, uzaklığı canımı sıkıyor.” yaşamın taşıdığı huzursuzluk/sıkıntı/mutsuzluk gece düşleriyle bütünleşiyordur: “bir şeyler gidip geliyor. rüyalarımda bir şeyler oluyor. günlük kaygılara kapıldım anlaşılan,” (g.220) diyordur, düşlere önem veren, onların taşıdığı olası gizden etkilenen birinin endişeli ilgisiyle.

1976 yılının sonbahar aylarında atay'ın içine düştüğü bezginliğin iyice arttığı görülür: “bir süre evde -genellikle oturmaya ve kendimi yaşantı ve kafa olarak çevreden tecrit etmeye niyetliyim. i̇nsanların “casual” sözleri beni fazla incitmeye başladı,” (g.264) demektedir. düş kırıklıkları ise birbirini kovalıyordur. mayıs ayı başlarında ankara'ya gidip bilgi yayınevi ile görüşmüştür: “ahmet küflü 'tutunamayanlar'dan başlayarak kitaplarımı sırayla basacak (...) 'tutunamayanlar'ı verdim. sonbahara çıkacak, (attilâ i̇lhan'ın sözü.)” diye büyük bir mutlulukla, bir müjde tonu içinde halit refiğ’e mektubunda bildirdiği haber gerçekleşmemiştir. üstelik o dönemde entelektüel düzlemde en fazla kafa barıştırdığı kişi olan halit refiğ’in bile edebiyat estetiği alanında yaptıklarını farklı değerlendirmesinin, atay'ın edebiyat dünyasındaki yalnızlığına tuz biber ektiği de ortadadır: “halit de mektubunda yazmıştı: batılılar aydınların sızlanıp durmasından bıkmış. dil özellikleri gösteren kitaplarım onlar için yeni bir şey değilmiş. doğu'dan yeni bir şey getirebilirsem... v.s. bu sözler de beni dehşete düşürüyor; anlatmak istediğimi tam -ya da hiç- veremiyorum demek ki. ya da öyle bir şey işte anlattıklarım.” (g.262) mutsuzluk ve umutsuzluğun dorukta yaşandığı günlerdir bunlar: “yaşarken unutulup gitmek. bense neler düşündüğümü sanıyorum,” (g.262) diyordur. aynı günlük notunun ilerleyen satırları ise, şimdi bir dostluk ilişkisi içinde olduğu uzaklardaki eski sevgilinin güçlü moral desteğinin hâlâ sürdüğünü gösteriyordur: “neyse -sevin'in dediği gibi- herhalde bu endişeleri bir yana bırakmalı.”

syf•527—528

yıldız ecevit
ben buradayım

iletişim yayınları