yas günlüğü – tabutmag forum
29 ekim

tuhaf şey, o kadar iyi bildiğim, anı'nın özü, zerresi olduğu söylenen sesi, onun sesini ("ses tonundaki o canım dalgalanmayı...") duymaz oldum.

sınırlı bir sağırlık gibi...

s.22—


6 kasım

çok şey anladım (dün): beni huzursuz eden şeyin önemsizliğini (yerleşme, dairenin konforu, gevezelikler, hatta kimi zaman dostlarla gülüşmeler, tasarılar, vb.) anladım.

benim tuttuğum yas, bir yaşam düzeninin değil de sevgi ilişkisinin yası. kafamda beliren sözcükler (sevgi sözcükleri) aracılığıyla bana ulaşıyor...

s.47—


9 kasım

yasta yaşamayı iyi kötü sürdürüyorum.

yakıcı nokta durmadan sabit biçimde geri geliyor: son nefesini verirken bana söylediği, beni boğan acının soyut ve dayanılmaz merkezi olan o sözler ("r'ciğim, r'ciğim" -"buradayım”- "rahat oturmamışsın").

– katışıksız yas, yaşam değişikliğine, yalnızlığa, vb'ne hiçbir şey borçlu olmayan yas. sevgi ilişkisinin upuzunluğu, apaçıklığı.

- giderek daha az yazmak, daha az anlatmak; hiç olmazsa bu var (ama onu da dile getirebileceğim kimse yok).

s.48—


11 kasım

yalnızlık = evinde kendisine "şu saatte dönerim" denebilecek ya da "işte, döndüm" diye telefon edilebilecek (ya da denebilecek) birinin bulunmayışı.

s.52—


19 kasım

bana söylediği o sözleri anımsamanın gün gelip de artık beni ağlatmayacak olabilmesini ürkütücü bir şey diye görüyorum...

s.65—


28 kasım

kime şu soruyu sorabilirim (yanıt almak umuduyla)?

i̇nsanın, artık sevdiği kişi hayatta olmadan yaşayabilmesi onu sanıldığından daha az sevmiş olduğu anlamına mı gelir (...)?

s.76—


7 aralık

şimdi, beklenmedik bir anda, patlayan bir kabarcık gibi içimde bir şey iyice belirginleşiyor: o yok artık, o yok artık, sonsuza dek ve tamamen.

donuk bir şey bu, sıfatı yok – anlamsız olduğu (yorumlama olanağı bulunmadığı) için baş döndürücü.

yeni bir acı.

s.86—


1 nisan 1978

gerçekte, aslında, hep şunu hissediyorum: sanki ölmüş gibiyim.

s.117—


2 nisan 1978

şimdi yaşamımın nedenini -birisi için korkma nedenini- kaybetmişken artık kaybedecek neyim kaldı ki.

s.118—


1 ağustos 1978

yas. sevilen kişi öldüğünde, narsisizmin en şiddetli evresine ulaşılır:

hastalıktan, yükümlülükten kurtuluş yaşanır. sonra yavaş yavaş özgürlük kararmaya başlar, büyük üzüntü yerleşir, narsisizm yerini yürek karartıcı bir bencilliğe, bir gönül yüceliği yokluğuna bırakır.

s.189—


3 ekim 1978

onsuz olunca zaman ne kadar da uzun (geliyor).

s.212—


17 ocak 1979

yavaş yavaş özlemin etkisi belirginleşiyor: yeni hiçbir şey oluşturma isteğim yok (yazı alanı bunun dışında): hiçbir dostluk, hiçbir sevgi, vb.

s.234—


30 ocak 1979

i̇nsan unutmuyor,
ama içinize boş bir şey yerleşiyor.

s.237—

roland barthes
yas günlüğü (26 ekim 1977 - 15 eylül 1979)

çevirenler: mehmet rifat, sema rifat
yky