Ama Aragon’un(*) şu dizesi de bir gerçek:
“Göğsüne bastırırken kırar sevdiği şeyi.”
*
O da var. Kişi kimi zaman çok sevmenin getirdiği yanlışlıklara da düşüyor. Sevdiği şeyi göğsüne fazlaca bastırırken örseliyor onu. Hoyratlaşıyor bir yerde aşk. Acaba bu gerçekten aşkın kaçınılmaz bir gereği mi? Kimi zaman öyle belki. Ama, ben, öyle olmamalı diyorum. İnsanî çizgiden sapmamalı. Aşkı insanî çizgide bütünlemeli. Mutluluk da, sanırsam, o zaman bütünleniyor. Güven, mutluluğun temelidir. Güven aşkın ve her türlü aşkın, yani cesaretin, yani kavganın temelidir. Mevhibe'nin İsmet'ten kuşkulanabileceğini aklın alıyor mu? Bu noktada bir özeleştiri yaparsak, sende güvenin, bende bakımın zaman zaman aksar gibi olduğu sonucuna varabiliriz.
*
Ne demiş şair:
"Aşklar da bakım istiyor öğrenemedin gitti."
*
Aynı şair şöyle bir dize de ekleyebilirdi o şiirine:
"Aşklar tam güven istiyor güvenemedin gitti."
*
"İnce vızıltı."
s.42
Cemal Süreya
Onüç Günün Mektupları
Can Yayınları (1990)
“Göğsüne bastırırken kırar sevdiği şeyi.”
*
O da var. Kişi kimi zaman çok sevmenin getirdiği yanlışlıklara da düşüyor. Sevdiği şeyi göğsüne fazlaca bastırırken örseliyor onu. Hoyratlaşıyor bir yerde aşk. Acaba bu gerçekten aşkın kaçınılmaz bir gereği mi? Kimi zaman öyle belki. Ama, ben, öyle olmamalı diyorum. İnsanî çizgiden sapmamalı. Aşkı insanî çizgide bütünlemeli. Mutluluk da, sanırsam, o zaman bütünleniyor. Güven, mutluluğun temelidir. Güven aşkın ve her türlü aşkın, yani cesaretin, yani kavganın temelidir. Mevhibe'nin İsmet'ten kuşkulanabileceğini aklın alıyor mu? Bu noktada bir özeleştiri yaparsak, sende güvenin, bende bakımın zaman zaman aksar gibi olduğu sonucuna varabiliriz.
*
Ne demiş şair:
"Aşklar da bakım istiyor öğrenemedin gitti."
*
Aynı şair şöyle bir dize de ekleyebilirdi o şiirine:
"Aşklar tam güven istiyor güvenemedin gitti."
*
"İnce vızıltı."
s.42
Cemal Süreya
Onüç Günün Mektupları
Can Yayınları (1990)