şu an içinde yaşadığımız zaman dilimi, nostaljik bir devirdir; fotoğraflar da etkin bir rol oynayarak nostaljiyi beslerler. fotoğraf, ağıtlı bir sanattır, bir bakıma alacakaranlık sanatı. fotoğrafı çekilen kişi, olay ya da durumların çoğu, sırf fotoğraflarının çekilmiş olmasından dolayı, pathos'la kuşanırlar. çirkin ya da grotesk bir (fotoğraf) malzeme(si), fotoğraf çeken kişinin dikkatine mahzar olunca, pekâlâ dokunaklı bir etki sağlayabilir. aynı mantıkla, güzel bir malzeme de eskimiş, çürümüş ya da ortadan kalkmışsa pekâlâ acınası duygular uyandırabilir. bütün fotoğraflar memento mori niteliği taşır, yani ölümü akıldan çıkarınamaya yarar. bir fotoğraf çekmek, başka bir insanın (ya da şeyin, durumun, vb.) ölümlülüğüne, incinebilirliğine ve dönüşebilir haline dahil olmaktır. söz konusu ânı dilimleyerek donduran bütün fotoğraflar, zamanın amansız eriyişinin tanığıdırlar.
fotoğraf makineleri dünyayı kopyalamaya, insanın ortaya koyduğu manzara baş döndürücü bir hızla değişmeye yüz tuttuğu bir dönemde başlamıştır —sayısı bilinemeyecek kadar çok miktardaki biyolojik ve toplumsal hayat formu kısa bir zaman dilimi içerisinde tahribe uğrayıp yok olurken, kaybolmakta olan şeylerin kaydını tutan bir cihazın belirmesidir söz konusu olan. atget'nin ve brassaï'nin kaprisli, nakış gibi işlenip dokununuş paris'i büyük ölçüde yok oldu gitti. fotoğrafları aile albümünde muhafaza edilen, böylece fotoğraf olarak varlıklarıyla sonsuzluğa yitip gitmelerinin uyandırdığı endişe ve vicdan azabını bir ölçüde yumuşatan ölmüş akrabalar ve arkadaşlar gibi bugün enkaza dörnüş haldeki mahallelerin, çoraklaşmış kırsal alanların fotoğrafları da, geçmişle onu cebimize sığdıran bir ilişki kurulmasını sağlamaktadırlar.
syf•18—19
her insanın çektiği acıları söze dökme hakkı vardır; her şekilde kendi tasarrufuna bağlı olarak, her insan kendi içinde acılarını dile aktarma mecburiyeti hissedebilir. i̇nsan, başkalarının acılarını arayıp bulmaya gönüllüdür.
syf•49—
susan sontag
fotoğraf üzerine
türkçesi: osman akınhay
agora kitaplığı
fotoğraf makineleri dünyayı kopyalamaya, insanın ortaya koyduğu manzara baş döndürücü bir hızla değişmeye yüz tuttuğu bir dönemde başlamıştır —sayısı bilinemeyecek kadar çok miktardaki biyolojik ve toplumsal hayat formu kısa bir zaman dilimi içerisinde tahribe uğrayıp yok olurken, kaybolmakta olan şeylerin kaydını tutan bir cihazın belirmesidir söz konusu olan. atget'nin ve brassaï'nin kaprisli, nakış gibi işlenip dokununuş paris'i büyük ölçüde yok oldu gitti. fotoğrafları aile albümünde muhafaza edilen, böylece fotoğraf olarak varlıklarıyla sonsuzluğa yitip gitmelerinin uyandırdığı endişe ve vicdan azabını bir ölçüde yumuşatan ölmüş akrabalar ve arkadaşlar gibi bugün enkaza dörnüş haldeki mahallelerin, çoraklaşmış kırsal alanların fotoğrafları da, geçmişle onu cebimize sığdıran bir ilişki kurulmasını sağlamaktadırlar.
syf•18—19
her insanın çektiği acıları söze dökme hakkı vardır; her şekilde kendi tasarrufuna bağlı olarak, her insan kendi içinde acılarını dile aktarma mecburiyeti hissedebilir. i̇nsan, başkalarının acılarını arayıp bulmaya gönüllüdür.
syf•49—
susan sontag
fotoğraf üzerine
türkçesi: osman akınhay
agora kitaplığı