düşüş – tabutmag forum
Ne olsun istersiniz? İnsanda en doğal olarak bulunan fikir, ona doğasının derininden kaynar gibi safça gelen fikir, masumluğun fikridir. Bu açıdan hepimiz, Buchenwald Toplama Kampında, kendisi de esir olan başvuru kayıt görevlisine gelip bir şikâyette bulunmakta inat eden şu küçük Fransıza benzeriz. Bir şikâyet mi? Görevli ve arkadaşları gülüşüyorlarmış: ‘Olmaz, oğlum, burada şikâyet yapılmaz.' Çocuk Bakın bayım, benim durumum ayrı. Masumum ben!' diyormuş.

Hepimizin durumu ayrıdır. Hepimiz bir konuda başvuruda bulunmak istiyoruz! Herkes, her ne pahasına olursa olsun, masum olmak dileğinde, hatta bunun için tüm insan soyunu ve Tanrıyı suçlamak gerekse bile. Bir insanı zeki ya da yüce ruhlu kılan çabaları övmekle onu şöyle böyle sevindirirsiniz. Tersine, onun doğal yüce ruhluluğuna hayran olursanız, yüzü ışıldar. Buna karşılık, bir suçluya, hatasının doğasından ya da karakterinden değil, talihsiz koşullardan ileri geldiğini söylerseniz, size derinden minnet duyar. Dahası, savunma sırasında ağlamak için bu ânı seçer. Ne var ki, doğuştan dürüst ya da zeki olmakta bir meziyet yoktur. (…) doğuştan suçlu olmakla koşullar gereği suçlu olmak arasında sorumluluk bakımından fark yoktur kuşkusuz. Ama bu hergeleler bağışlanmayı, yani sorumsuzluğu isterler ve utanmadan doğayla ilgili birtakım doğrulamalar ya da koşullarla ilgili özürler ileri sürerler, bunlar çelişik olsa bile. Önemli olan, onların masum olmalarıdır, erdemlerinin, doğuşun lütfuyla, kuşkuya düşürülemeyeceğidir.

Ve geçici bir talihsizlikten doğmuş olan hatalarının ancak geçici nitelikte oluşudur. Size söylemiştim, yargıdan kaçıp kurtulmak söz konusudur. Yargıdan kaçmak zor olduğundan, doğasını hem sevdirmek, hem bağışlatmak nazik iş olduğundan, hepsi de zengin olmaya çalışırlar. Niçin? Bunu merak ettiniz mi hiç?

s. 56-57
Albert Camus
Düşüş

Türkçesi: Hüseyin Demirhan
Can Yayınları