badem – tabutmag forum
hem kelimeler arasında hem de satırlar arasında boşluklar vardır. bunların içerisine girip oturabilir, aralarında yürüyebilir ya da boşluklarına düşüncelerimi bile yazabilirim. anlamasam da fark etmez. herhangi bir sayfasını dahi açmam, yarısına kadar başardığım anlamına gelir.

“ben, seni seveceğim. bunun bir günah, bir zehir ya da bir kaşık bal olup olmayacağını sonsuza dek bilemesem de bu yolculuğumu sonlandırmayacağım.”

bu cümlelerin ne anlama geldiğini hiç bilmiyorum ama fark etmez. gözlerimle harfleri takip etmek bile yeterli. kitapları koklayarak her bir harfi ve işareti gözlerimle yavaşça takip ederim. bu, benim için bademleri ağzımda çiğnemek gibi kutsal bir iştir. gözlerimle harfleri yeterince kavradığıma emin olunca, bu kez sesli bir şekilde okurum.

ben, se-ni se-ve-ce-ğim. bu-nun bir gü-nah, bir ze-hir ya da bir ka-şık bal o-lup ol-ma-ya-ca-ğı-nı son-su-za dek bi-le-me-sem de bu yol-cu-lu-ğu-mu son-lan-dır-ma-ya-ca-ğım.

sohn won-pyung
badem

s.48

çeviren: tayfun kartav