Yemeden, okumadan, neredeyse kımıldamadan odanda kalıyorsun. Leğene, etajere, dizlerine, çatlak aynadaki bakışına, fincana, elektrik düğmesine bakıyorsun. Sokağın gürültülerini, sahanlıktaki musluktan damlayan suyu, komşunun gürültülerini, boğazını temizlemesini, açıp kapadığı çekmeceleri, öksürük nöbetlerini, çaydanlığının ıslığını dinliyorsun. Tavandaki ince bir çatlağın yılankavi çizgisini, bir sineğin gereksiz yere katettiği yolu, gölgelerin neredeyse saptanabilir yayılışını izliyorsun.
Bu senin yaşamın. Bu sana ait. Önemsiz servetinin tam bir dökümünü yapabilir, ilk çeyrek yüzyılının kesin bilançosunu çıkarabilirsin. Yirmi beş yaşındasın ve yirmi dokuz dişin, üç gömleğin, sekiz çorabın, artık okumadığın birkaç kitabın, artık dinlemediğin birkaç plağın var. Başka şeyleri hatırlamayı canın hiç çekmiyor: ne aileni, ne öğrenimini, ne aşklarını, ne dostlarını, ne tatillerini, ne de tasarılarını. Yolculuklara çıktın ve dönüşte yanında hiçbir şey getirmedin. Oturuyor ve beklemek istiyorsun sadece, bekleyecek bir şey kalmayana kadar beklemek: Gece olsun, saatler vursun, günler geçip gitsin, anılar silikleşsin.
Georges Perec
Uyuyan Adam
s.18
Fransızca’dan Çeviren: Sosi Dolanoğlu
Metis Yayınları
Bu senin yaşamın. Bu sana ait. Önemsiz servetinin tam bir dökümünü yapabilir, ilk çeyrek yüzyılının kesin bilançosunu çıkarabilirsin. Yirmi beş yaşındasın ve yirmi dokuz dişin, üç gömleğin, sekiz çorabın, artık okumadığın birkaç kitabın, artık dinlemediğin birkaç plağın var. Başka şeyleri hatırlamayı canın hiç çekmiyor: ne aileni, ne öğrenimini, ne aşklarını, ne dostlarını, ne tatillerini, ne de tasarılarını. Yolculuklara çıktın ve dönüşte yanında hiçbir şey getirmedin. Oturuyor ve beklemek istiyorsun sadece, bekleyecek bir şey kalmayana kadar beklemek: Gece olsun, saatler vursun, günler geçip gitsin, anılar silikleşsin.
Georges Perec
Uyuyan Adam
s.18
Fransızca’dan Çeviren: Sosi Dolanoğlu
Metis Yayınları