göğün mavisi – tabutmag forum
biliyorum.

onur kırıcı koşullarda öleceğim.

bugün, bağlı olduğum tek insan için bir korku, tiksinti konusu olmanın tadını çıkarıyorum.

i̇stediğim şu: bir insanın başına gelebilecek, gülüp geçebileceği en berbat şey.

"ben"im içinde bulunduğum boş kafa o kadar korkak, o kadar açgözlü oldu ki onu yalnızca ölüm tatmin edebilir.

birkaç gün önce —karabasanda değil, gerçekte― tragedya dekoruna benzeyen bir kente geldim. bir akşam, —daha acı acı gülmek için söylüyorum bunu— fır dönerek dans eden iki yaşlı eşcinseli seyreden tek sarhoş ben değildim; bu da düş değil, gerçekti. gece yarısı tarikat şövalyesi odama girdi: öğleden sonra mezarının önünden geçmiştim, onu alaycı bir şekilde davet etmeye beni kibrim itmişti. beklenmedik gelişi beni korkuttu.

önünde titriyordum. önünde bir yıkıntıydım.

yanımda ikinci kurban yatıyordu: dudaklarının son derece iğrençliği onları bir ölününkine benzetiyordu. bu dudaklardan kandan daha tiksinç bir salya akıyordu. o günden bu yana, kabul etmediğim, artık dayanma cesareti bulamadığım bu yalnızlığa mahkûm edildim. ama daveti yinelemem için bir çığlık yetebilirdi ve kör bir öfkeye kulak verseydim, artık çekip gidecek olan ben değil, yaşlı adamın cesedi olurdu.

i̇ğrenç bir acıdan yola çıkarak her şeye karşın sinsice sürüp giden küstahlık yeniden arttı, önce yavaş yavaş, sonra, ansızın, bir parıltıyla gözümü kamaştırdı ve akla mantığa aykırı bir halde ortaya çıkmış bir mutluluk içinde beni kendimden geçirdi.

şimdi mutluluk başımı döndürüyor, beni sarhoş ediyor.

haykırarak adını anıyorum onun. avazım çıktığı kadar bağırarak terennüm ediyorum adını.

budala yüreğimde, budalalık kahkahalarla gülerek şarkı söylüyor.

başariyorum!

s.19-20
georges bataille
göğün mavisi

türkçesi: yaşar avunç
sel yayınları