“seni algılayışım aynı ya da ayrı yerlerde oluşumuza göre değişiyor. yani, sen diye tanıdığım iki kişi var.
benden uzakta olduğunda bile, benim için varsın. varlığının bu şekli çok-biçimli: sayısız imgeler, geçişler, anlamlar, bildiğimiz şeyler ve yerlerden oluşmakta, ama her şeyin altını çizen şeyse, her yere yayılmış yokluğun. sanki sen bir mekâna dönüşmüşsün, hatların da ufuk olmuş. işte o zaman bir ülkede yaşar gibi yaşıyorum içinde. sen her yerdesin. fakat bu ülkede seninle asla yüz yüze gelemiyorum.”
(bkz:ve yüzlerimiz kalbim fotoğraflar kadar kısa ömürlü)
benden uzakta olduğunda bile, benim için varsın. varlığının bu şekli çok-biçimli: sayısız imgeler, geçişler, anlamlar, bildiğimiz şeyler ve yerlerden oluşmakta, ama her şeyin altını çizen şeyse, her yere yayılmış yokluğun. sanki sen bir mekâna dönüşmüşsün, hatların da ufuk olmuş. işte o zaman bir ülkede yaşar gibi yaşıyorum içinde. sen her yerdesin. fakat bu ülkede seninle asla yüz yüze gelemiyorum.”
(bkz:ve yüzlerimiz kalbim fotoğraflar kadar kısa ömürlü)